William James, bugün çoğu insan tarafından bilinen bir psikolog olmakla birlikte aslında psikoloji camiasında o kadar da sevilmez. Psikolojinin resmi olarak doğduğu yıllarda deneysellik ve bilimsellik kavramları ön planda idi ve James kişisel tutumunda bunların aksine zihinsel telepati, geleceği görme, ruhçuluk gibi kavramlara yönelmiştir. Bugün İşlevselciliğin kurucusu olarak anılsa da aslında herhangi bir ekol kurmamıştır. Yaptığı çalışmalar bilime uygundur fakat kişisel tutumu sebebiyle bir ekolün babası olma gibi bir amaca soyunmamıştır. Daha ziyade onun çalışmaları ve psikoloji bilimine sundukları İşlevselcilik ekolüne ışık olmuştur.

Hayatı

William James, 11 Ocak 1842 yılında New York’ta dünyaya gelmiştir. Ailesi James dahil beş çocuğunun eğitimine çok önem vermiş, en iyi eğitimi bulabilmek için birçok farklı ülke ve kıta gezmişlerdir. Bu durum James’in gelişimine büyük katkısı olmuştur ve birden fazla kültür tanıması onun bakış açısını oldukça zenginleştirmiştir.

Biyoloji, kimya, tıp ve resim gibi farklı alanlarda eğitimler almış, çalışmalar yapmış fakat hiçbirinde kendini bulamamış, genelde çalıştığı alanları yarıda bırakmıştır. Buna rağmen Harvard’dan doktor olarak mezun olmuştur ancak hayatı boyunca yaşadığı psikolojik problemler peşini bırakmamış, bunun sonucunda da akıl hastanesine yatırılmıştır. O dönemde bu hastalığa George Beard tarafından “nevrasteni” denmiştir. James ise daha sonraları bu hastalık için “Americanitis” terimini icat etmiştir.

Kariyeri ve Evliliği

Bu hastalık sırasında James, felsefeye yöneldi ve özgür irade kavramı üzerine okumalar yaptı. İradesiyle birlikte kendini iyileştirebileceğini keşfetti ve bunu gerçekten başardı. Çalışmalarına tekrar başlayan James, 1875-1876 yıllarında Harvard’da “Fizyoloji ve Psikoloji Arasındaki İlişkiler” dersini vererek deneysel psikoloji alanında büyük bir adım atmış oldu. Akademik hayatı ilerlemeye devam ederken, özel hayatında da değişiklikler yaşadı. Evlendi, beş çocuk sahibi oldu fakat bu değişikliklere uyum sağlayamadı. Özellikle ilk yıllarda farklı yerlere seyahat ederek ailesinden kaçtı ve yaşamı boyunca da aile hayatı çalkantılı süreçlerle devam etti.

Psikoloji’ye Katkıları

Psikolojiye yaptığı en önemli katkı, kuşkusuz Psikoloji’nin İlkeleri kitabı oldu. 1890 yılında yayınlanan kitabın yazımı tam 12 yıl sürdü. Kitap, camiada genel kabul görse de Wundt ve Titchener gibi bazı psikologlar kitabı olumsuz yönde eleştirerek beğenmediklerini dile getirdiler. James’e gelen bu eleştiriler kitap özelinde olmasa bile bir açıdan haklı olarak görülebilir. Her ne kadar Harvard’da laboratuvar kursa da bireysel anlamda hiçbir zaman deney çalışmaktan hoşlanmadı. Hayatının son 20 yılında da kendini tamamıyla felsefeye verdi ve Amerika’da popüler bir filozof oldu.

Psikolojinin İlkeleri dışında, eğitim psikolojisi alanının önünü açan Öğretmenlere Konuşmalar ve 1902 yılında çıkardığı Dinsel Yaşantıların Çeşitliliği adlı eserleri de diğer çalışmalarındandır.

1910 yılında vefat eden James, psikologluğunun, doktorluğunun yahut filozofluğunun ötesinde, yeni nesillere ışık tutan önemli bir liderdi. Psikolojinin ilk adımlarını attığı yıllarda, ona büyük emek sarf eden insanlardan biri olarak adını bu camiaya yazdırmıştır.

Beyza Küçük | Uzman Psikolog

Kaynakça

  • Schultz, D. Ve Schultz, S.E. (2007). Modern Psikoloji Tarihi. (Çev. Yasemin Aslan). İstanbul: Kaknüs Yayınları.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir