Tam adıyla Martin Elias Peter Seligman, 12 Ağustos 1942’de Amerika’da doğdu. Halen yaşamakta olan Seligman, Penn Pozitif Psikoloji Merkezi’nin ve Pozitif Psikoloji Uygulamaları Master Programı’nın (MAPP) direktörlüğünü yapmaktadır. 1964 yılında Princeton Üniversitesi’nde felsefe alanında lisans derecesini aldıktan sonra birçok üniversiteden fahri doktora unvanı almıştır. 1967 yılında Pennsylvania Üniversitesi’nde psikoloji alanında yüksek lisans öğrencisi olan Seligman, akıl hastalığında motivasyonun rolüne odaklanmaya karar verdi.
Kariyeri
Pozitif Psikoloji’nin kurucusu olarak görülen Seligman, 1998 yılında da Amerikan Psikoloji Derneği (APA) başkanlığı yaptı. Dönemi boyunca Pozitif Psikolojinin bilimsel bir çalışma alanı olmasına katkıda bulundu. Birçok bilimsel çalışmada bulunmuş olan Seligman, 2002 yılında en fazla atıf yapılan 31. psikolog seçilmiştir. “Öğrenilmiş Çaresizlik” kavramını oluşturmuş olmanın yanı sıra, birçok pozitif psikoloji kitabının yazarıdır. Kariyerinin önemli bir kısmını öğrenilmiş çaresizlik kavramını anlamaya adadıktan sonra, araştırmalarının yönünü “Öğrenilmiş İyimserlik” kavramına çevirmiştir.
Pozitif Psikoloji akımını başlatmış ve bu akımın yayılmasını sağlamıştır. Seligman hayatta verimlilik, başarı ve mutluluk gibi olguları anlamamızı sağlayan kısma “Pozitif Psikoloji” demiştir. Ayrıca depresyonu önleyen, güçlü yönler ve esenlik oluşturan müdahaleler konusunda tanınmış bir otoritedir.
Pozitif Psikoloji
Pozitif Psikoloji, Martin Seligman’ın savunduğu mutluluk çalışmalarının bir koludur. Psikoloji alanına yeni bir bakış açısı ile başlayan ve yeni bir akım olan pozitif psikoloji, II. Dünya Savaşı’ndan beri devam eden psikolojinin sadece zihinsel hastalıklar ve patolojilere odaklanan yönüne değil, aynı zamanda psikolojinin unutulmuş iki altın misyonuna vurgu yapmakta ve “insanların doğru olan yönleriyle ilgilenmeye” ve “onları geliştirmeye” odaklanmaktadır.
Öğrenilmiş Çaresizlik
Martin Seligman’ı birçoğumuz meşhur öğrenilmiş çaresizlik deneyinden tanırız. Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin göstermiş olduğu çabaların sonuca ulaşmaması durumunda, sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inanç ile gelen bir ruh hali durumudur. Kişi eğer çok sayıda başarısızlık yaşadıysa; tekrar denese de nasıl olsa olayların kontrolünün kendisinde olmadığını ve başarıya ulaşamayacağını düşünerek adım atmaz. İnsanın hayatında çaresiz kalınan durumların olması doğaldır.
Belli başlı konularda çözüm üretmek güçtür ve kişi bu gibi durumlarda çaresiz kalabilir. Ancak öğrenilmiş çaresizlikte; gerçekten çaresiz olmadığımız halde çaresiz olduğumuzu zannederek, çözmek için elimizden gelen bir şeyi yapmayarak başarısızlığı baştan kabul ederiz.
Mutluluğun Üç Yönü
Seligman, aşırı belirsiz olduğu ve bilimsel olmadığı gerekçesiyle “mutluluk” kelimesinin kullanımına karşı çıkar. Bunun yerine mutluluğu, yani “iyi yaşamı” üç öğeye ayırır: pozitif duygu (keyifli yaşam), uğraşı (meşgul yaşam) ve anlam (anlamlı yaşam).
Karakter Güçleri ve Erdemler
Martin Seligman, psikolojik hastalıkları tanı teşhis kitabı olan DSM’in pozitif bir yansımasını yapmak istemiştir. İnsanlarda neyin kötü gittiğine odaklanan DSM’in aksine Karakter Güçleri ve Erdemlerine odaklanmıştır. Böylelikle altı karakter gücü ortaya koymuştur.
- Bilgelik/Bilgi
- Cesaret
- İnsanlık(başkalarına karşı şefkat ve ilgi duymayı içerir)
- Adalet
- Ölçülülük(öz kontrol yetisi)
- Aşkınlık(daha büyük bir evrenle bağlantı kurma becerisi)
Sonuç olarak, Seligman psikologların insanlara daha iyi hissetmeleri konusunda nasıl yardım edebileceklerini sorarak pozitif duygular çalışmasına bir psikoterapistin bakış açısını getirmiştir.