Dünyada ilk psikoloji kliniği 1869 yılında Wilhelm Wundt’un öğrencisi Lightner Witmer tarafından kuruldu ve bu alanı klinik psikoloji olarak adlandırdı. Witmer’ın klinikte yaptığı şey bizim bugün bildiğimiz klinik psikoloji değildi. Çalışmalarını okul çocuklarındaki öğrenme ve davranışsal problemlerinin teşhis ve tedavisine yöneltmişti.
Modern Klinik Psikoloji
Modern klinik psikoloji, tüm yaş grubundaki insanlarda ılımlıdan çok ciddiye dek uzanan daha geniş kapsamlı psikolojik rahatsızlıklarla ilgilenir. Witmer klinik psikolojinin gelişiminde aracı olmasına ve bu etiketi serbestçe kullanmış olmasına rağmen, bu alan onun öngördüğünden çok daha fazla genişlemiştir.
Witmer’ın Pensylvania Üniversitesi’nde psikolojiyi normal dışı davranışların teşhis ve tedavisine uygulaması çabalarına ek olarak, iki kitap davranış bozuklukları alanına hız verdi. Bir akıl hastası olan Clifford Beers tarafından yazılan “Kendini Bulan Zihin” (The Mind Found Itself) oldukça popüler oldu ve halkın dikkatini akıl hastalarıyla uygarca ilgilenilmesi gerektiği üzerine çekti. Hugo Münsterberg’in çeşitli akıl hastalıklarının tedavisine ilişkin teknikleri anlatan “Psikoterapi” (Psychotherapy) isimli kitabı pek çok kişi tarafından okundu.
İlk çocuk rehberliği kliniği 1909 yılında Chicago psikiyatristi William Healey tarafından kuruldu. Bunu başka pek çok klinik izledi. Amaçları çocuk hastalıklarını henüz erken dönemdeyken tedavi etmekti.
Sigmund Freud’un Katkıları
Sigmund Freud’un düşünceleri klinik psikolojinin gelişimi açısından önemliydi ve alanı Witmer’in orijinal kliniğinin çok ötesine taşımıştı. Freud’un psikanaliz çalışmaları psikolojinin parçalarını ve Amerikan halkını büyülediği gibi nefret de uyandırmıştı. Düşünceleri klinik psikologlara terapinin ilk psikolojik tekniklerini sunmuştu.
Bu gelişmelere rağmen klinik psikoloji oldukça yavaş ilerledi. 1918 yılına dek, yani Freud’un Birleşik Devletleri ziyaretinden dokuz yıl sonra, hala klinik psikolojide yüksek lisans programı yoktu. Alanla ilgilenen psikologların 1918 yılındaki bir toplantısında Henry Goddard şu soruyu sordu ve cevapladı: ‘Klinik psikolog nedir? Rahatsızlık şurada: hiç kimse bilmiyor.’ Öyle ki 1940 yılı gibi geç sayılabilecek bir dönemde klinik psikoloji hala psikolojinin küçük bir parçasıydı. Ruhen hasta yetişkinler için çok az tedavi imkanı vardı ve sonuç olarak klinik psikologlar için de çok az iş imkanı.
2. Dünya Savaşı
Birleşik Devletler 1941’de 2. Dünya Savaşı’na girince durum değişti. Ordu, askeri personel arasında duygusal bozuklukları olanlardan ötürü ihtiyaç duyulan birkaç yüz psikolog için eğitim programı oluşturmuştu. Savaştan sonra klinik psikologlara duyulan ihtiyaç daha da arttı. Sadece “Gaziler Yönetimi” (VA) kendi çabalarıyla psikiyatrik problemleri olan 40.000 gaziye ulaşmıştı. Kalan 3 milyon kişinin de sivil hayata huzurlu bir şekilde dönebilmeleri için mesleki ve kişisel danışmanlığa ihtiyaçları vardı.
Ruh sağlığı uzmanlarına olan talep çok fazla olmasına rağmen mevcut uzmanlar sayıca talebin çok altındaydı. Bu ihtiyacı karşılamaya yardım etmek için “VA” üniversitelerin lisansüstü programlarını finanse etti ve lisans öğrencilerine VA hastanelerinde ve kliniklerinde çalışmaları karşılığı burs sağlamayı taahhüt etti.
Bu programlar klinik psikologlar tarafından tedavi edilen tipik hasta portresini oldukça değiştirmişti. Savaştan önce klinik psikologların çalışmaları daha çok çocuklar, suçlular ve uyum problemleri çekenler üzerineydi. Savaştan sonra ise ciddi duygusal problemleri olan yetişkinlerdi. Bugün ise ABD psikologlara işveren en geniş kurumdur ve klinik psikoloji üzerindeki etkisi çok büyüktür.
Klinik Psikologların Çalışma Alanları
Klinik psikologlar ayrıca ruh sağlığı merkezlerinde, okullarda, iş yerlerinde ve özel sektörde istihdam edilmektedir. Klinik psikoloji bugün uygulamalı alanların en büyüğüdür. Lisans eğitimini bitiren öğrencilerin üçte birinden fazlası klinik programlara kayıt yaptırmaktadır.
APA’nın (Amerikan Psikologlar Derneği) en büyük bölümlerinin sekizde yedisi akademik ve uygulamalı alanlardaki ruh sağlığı meselelerine ayrılmıştır. APA üyelerinin %70’i sağlık hizmeti kökenli alanlarda çalışmaktadır. Günümüzde tüm APA üyelerinin üçte birinden fazlası özel klinik uygulamalarla meşguldür ve yeni doktora öğrencilerinin %44’ü hastanelerde, kliniklerde ve özel uygulama organizasyonlarında çalışmaktadır.