Yazar: Vamık D. Volkan
Çevirmen: M. Banu Büyükkal
Tür: Hikâye
Basım Yılı: 2003
Sayfa Sayısı: 147

Politik psikoloji alanında dünyanın önde gelen isimlerinden biri olan Vamık D. Volkan, psikoterapi ve psikanaliz alanında çığır açmış ve bu alanlarda pek çok öykü yazmıştır. Bu öykülerinden biri olan Atlarla Yaşayan Kadın kitabı Pattie adında şizofren bir hastanın psikanalitik terapi süreci anlatılmaktadır. Yazar Vamık Volkan hastaya psikanalitik terapi ekolünü uygulamıştır. 21 yaşında terapiye başlayan Pattie, 27 yaşında iyileşmiş bir şekilde terapiyi sonlandırmıştır. Terapi sürecinde yaşadığı fiksasyonlar, kaygılar, aktarımlar ve daha pek çok psikanalitik bileşenler okura aktarılmıştır.

Psikanalizde Savunma Mekanizmaları

Savunma mekanizmaları kişinin kaygıyla baş edebilmek için kullandığı stratejileridir. Pattie, terapi boyunca yansıtma, karşıt tepki oluşturma, bastırma, yer değiştirme, gerileme ve yüceltme gibi pek çok savunma mekanizmasını aktif bir şekilde kullanarak içinde bulunduğu zorlayıcı durumlarla ve rahatsızlık veren düşüncelerle baş etmeye çalışmıştır. Freud, bu savunma mekanizmalarının bilinçdışında var olduğunu ve kişinin zihinsel dengeyi korumak için kullanıldığını savunsa da bu mekanizmaların bazen sağlıklı adaptasyonu engelleyebileceğini ve psikolojik sorunlara yol açabileceğini de belirtmiştir. Pattie’de de bu mekanizmalar bazı durumlarda işlevsel olsa da bazı durumlarda adaptasyonunu engellemiştir.

İlk olarak, Pattie bireyin düşündüğünün tam tersini söylemesi veya yapmak istediğinin tam tersini yapmasıyla karakterize edilen karşıt tepki oluşturma (reaction formation) savunma mekanizmasını kullanmıştır. Babasının sevgisine arzu duyduğu halde bunu gizlemek için onunla sürekli ağız dalaşına girmektedir. Babasıyla kavga etmeyi keserse ve babası ona iyi davranırsa hayal kırıklığına uğramaktan korktuğu için ona ters davranarak bilinçdışı isteğinin tam tersini ortaya koymaktadır.

Bir diğer savunma mekanizması örneği ise yer değiştirmedir (displacement). Bu mekanizma, kişinin hissettiği duygunun veya dürtünün var olan nesneden ayrı bir nesneye yöneltilmesi durumudur. Pattie, çiftlikteki atların kardeşlerini simgelediklerini düşünmekte ve kardeşlerine yönelik saldırganlığını atlara yönelterek onları yumruğu ile dövmektedir.

Pattie’nin yatağını ıslatmış halde uyanması ise bir gerileme (regression) savunma mekanizması örneğidir. Gerileme, herhangi bir stres durumunda kişilerin içerisinde bulundukları gelişim evresinden daha önceki bir döneme geri dönmeleridir. Vamık Volkan’ın ablasının hastalanmasıyla tedavi süreci baltalanmıştır ve Pattie bu durum karşısında gerileme savunma mekanizmasını kullanmıştır.

Son olarak, Pattie yüceltme (sublimation) savunma mekanizmasını kullanmıştır. Yüceltme, kişinin ilkel dürtülerinden gelen enerjiyi, toplumsal olarak kabul edilen bir yolla dışa vurmasıdır. Pattie, büyükbabasının armağanı olan silahı saldırganlık için değil ‘ehlileştirilmiş’ bir spor için kullanmıştır ve toplumca kabul görmeyecek bu dürtüsünü daha kabul edilebilir bir alana kaydırmıştır.

Aktarım (transferans), hastanın çocukluğunda kendisi için önemli olmuş kişilere (özellikle ebeveynlere) karşı beslediği duyguların terapiste aktarılması olgusudur. Bu kişilere ait nitelikler, özellikle tedavi sürecinin erken dönemlerinde, terapiste mal edilir ve bu kişilerle ilgili duygular terapistin şahsında yaşanmaya başlar. Pattie de tedavisi boyunca analistine birçok aktarımda bulunmuştur.

Bunlardan ilki, terapistine bir yıldız gibi ihtişamlı görünürse, tıpkı bir babanın kızını sevmesi gibi terapistinin de onu seveceği umudunu taşıması ve tıpkı babası gibi terapistinin de onu reddetmesini beklemesidir.

Bir diğer aktarım ise terapistinin güvercin ayak kusurunun düzeltilmesi üzerine bir kongreye gittiği fantezisini kurduğu anda ortaya çıkmıştır. Pattie burada terapistine Mary’ye bakmak üzere onu reddeden annesi aktarımını yapmıştır. Terapistine onu terk ettiği için çok kızgın olduğunu ama öfkesini dışavuramadığını söylemiştir.

İd, Ego ve Süperego

Vamık Volkan ilk seanslarda Pattie’de belirli ego işlevlerinin eksik olduğunu fark etmiştir. Bu eksiklik, duyguları denetim altına alamama, tezat öğeleri bütünleştirememe ve gerçekliği değerlendirmede kendini göstermektedir. Ayrıca Pattie, terapi boyunca id ve superegosuyla çatışmaktadır. Kafasında birbiriyle sürekli çatışan iki iç sesten ilki baş belası olarak söz ettiği ve ona her şey hakkında sert komutlar veren id iken, diğeri ona itiraz eden süperegosudur.

Terapiye başladığında işlevsiz olan süperegosu terapi sürecinde işlevli hale gelmiştir. Örneğin, vurmuş olduğu ve Mary ile yakından ilişkili olan iki atla ilgili vicdan azabı duymazken daha sonra süperegosunun gelişmesiyle beraber vurmuş olduğu bu iki at için vicdan azabı duyduğunu itiraf etmiştir. Ayrıca, rüyasında kısrağın vurulmasına karşın haykırarak uyanmasıyla süperegosunun geliştiğinin farkına varmıştır. Süperegosunun geliştiğini gösteren bir diğer örnek ise, bacağı kırılan tayı öldürmek yerine bakımını yapıp onu iyileştirmesidir. Bu hareketiyle saldırganlığını ehlileştirmiş olduğunu da fark etmiştir.

Kaygılar

Pattie’de terapi boyunca nevrotik ve ahlaki kaygı görülmüştür. Egonun içgüdülerinden gelen tehlikeli istekleri engelleyememe korkusu olarak karakterize edilen nevrotik kaygı, Pattie’nin yoğun bir duygulanımla annesine bıçakla saldırması ve terapistini öldürme korkusuyla randevuyu kaçırmasıyla ortaya çıkmıştır.

Süpergonun vicdani kısmının tehlikeli saydığı durumlarda ortaya çıkan ahlaki kaygı ise, Pattie’nin erkek arkadaşını öldürebileceği korkusuyla onunla yatamamasıyla kendini göstermiştir. Burada erkek arkadaşı, kız kardeşi Mary haline gelmiştir ve saldırganlık dürtüsüyle onu öldürme korkusu ortaya çıkmıştır.

Fiksasyon

Fiksasyon, gelişimin erken aşamalarından birinde haz kaynağı olan bir davranışa ilerleyen dönemlerde takılıp kalma ve o davranıştan vazgeçememedir. Gelişim aşamalarından ilki olan oral aşamada, libido bebeğin ağzında merkezlenmektedir. Bu aşamadaki oral uyarımlar, daha sonra oral bir saplantıya yol açabilmektedir. Pattie’nin annesi onunla emziği bırakırsa oyuncak bebek alacağı konusunda anlaşma yapmış fakat bu anlaşmaya uymayarak emziği makasla kesmiştir. Bu da Pattie’de oral fiksasyon oluşturmuş ve dükkandan biberon çalarak sıçan yavrularını bu biberonla beslemesine sebep olmuştur. Ayrıca Pattie’nin arkadaşlarını ısırma huyu ve pac-man oyununa aşırı ilgisi oral sadizminin doğrudan dışavurumudur.

Psikoseksüel aşamanın üçüncüsü olan fallik aşamada ise, bebeğin libidosu cinsel organlara yönelir. Bu aşamada kız çocukları babasını arzular ve penisinin olmadığını anlar. Bu da penis kıskançlığının (penis envy) gelişmesine ve erkek olma arzusuna yol açar. Pattie de annesini çökkünlükten kurtarmak istemiş ve bir penis sahibi olma fantezisine abartılı biçimde tutunmuştur.

Şizofreni

Şizofreni, kişinin gerçeklik algısında bozulmalar yaşadığı düşünce, duygu ve davranışlarda önemli değişikliklere sebep olan kronik bir durumdur. Kişi, gerçek ve gerçekdışı arasındaki farkı ayırt etmekle zorlanır ve halüsinasyonlar görebilir. Genellikle ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde başlayan şizofreni, yaşam boyu devam edebilmektedir. Belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilmekle birlikte en yaygın olanları arasında düşünce bozuklukları, yanılsama veya halüsinasyon, sosyal çekilme ve ilgi kaybı yer alır.

Şizofreni ve Psikanaliz

Psikanaliz, hastanın bilinçdışında olan düşünce, duygu ve içsel çatışmaları keşfetmeyi hedefler. Psikanalizin şizofreni tedavisindeki rolü genellikle semptomların hafifletilmesine, hastanın duygusal ve içsel deneyimlerini anlamasına ve bilişsel işlevlerin iyileştirilmesine yardımcı olmaktır. Terapist, hastanın bilinçdışındaki içsel çatışmaları anlamasına yardımcı olmak için serbest çağrışım, rüya yorumu ve serbest düşünce gibi teknikler kullanabilir. Ayrıca, terapi sürecinde kişinin geçmiş deneyimlerini keşfetmek ve bu deneyimlerin şu anki durumu nasıl etkilediğini anlamak da önemlidir.

Zeynep Durdağı | Psikolog

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir