Yazar: Amélie Nothomb
Tür: Roman
Basım Yılı: 2019
Sayfa Sayısı: 127

Yazar Hakkında

13 Ağustos 1967’de Kobe, Japonya’da doğdu.1992’de Katilin Temizliği’ni yazdı. 1999 yılında en önemli edebiyat ödüllerinden Fransız Akademisi Roman Büyük Ödülü’ne layık görüldü. Telefon kullanmayı sevmez, e-postaları bile mektup ile cevap verirdi. Çin, Bangladeş, İngiltere, Laos gibi ülkelerde yaşadı. Fransa’da milyon satan kitapları, kırk dile çevrilmiştir.

Karakterler

Marie (Anne) / Oliver (Baba) / Diane (Büyük Kız) / Célia (Küçük Kız) / Olivia (Öğretim Görevlisi)

Kitabın Konusu

Marie, herkesin imrenerek baktığı çok güzel ve çekici bir kadındır. Başkalarının kıskanmalarından haz duyar. Sosyal yönü güçlü olan Marie etkinlikleri, eğlenceleri kaçırmaz ve bu tarz ortamlarda dikkat çekmeye bayılır. Oliver ile evlenince hayatı değişmeye başlar. Bütün ilgi ve kıskanmaların bittiğini düşünmeye başlar. İlk iki çocuğunu son çocuğu olan Diane kadar hiçbir zaman sevmez. Diane arkadaşıyla yaşamaya başlar. Tıp fakültesini kazanır. Orada öğretim görevlisi Olivia ile yakın arkadaşlık kurar. Öğretim görevlisinin kızını kendisinin çocukluğuna benzetir. Diane ile öğretim görevlisi arkadaşlıklarını bitirir. Yıllar sonra bir gün polis Diane’nın kapısını çalar ve Olivia kalbinden 40 bıçak darbesiyle öldürüldüğünü söyler. Galiba kimin öldürdüğünü biliyordu. Öldüren kişinin doğum gününde yanına gelmesini bekler ve beklediği gibi de olur. O kişi Diane’nın yanına gelir.

Kitap Analizi

Yazar, okuyanı büyüleyen bir kitap ile karşımızda. Olay örgüleri net bir şekilde okuyuculara aktarılmıştır. Marie her koşulda kendini beğenen, bütün ilginin üzerinde olmasını isteyen, kıskanılmaktan çok hoşlanan bir kişilikteydi ve kibirli tavırlar gösteren, eleştiriye karşı tahammülsüz biriydi. Bize Marie’nın bu özellikleri narsistik kişilik olduğunu göstermektedir. Bu durumda bu özellikleri taşıyan bir kişinin, okulun en gözde erkeği olan Oliver’ı seçmesine şaşırmamak gerek. Oliver ise Marie’ya gerçekten aşık olmuştu ve lise yıllarında başlayan ikilinin ilişkileri Marie’nın hamile kalması sebebiyle evlilikle sonuçlanmıştı. Düğün hazırlıklarına da hızlı bir şekilde başlandı.

Düğün günü geldiğinde Marie mutlu değildi. Mutlu olmamasının sebebi daha 18 yaşında evlenmesi ve düğünü istediği gibi olmamasıydı. Düğünündeki insanların gözlerine baktığı zaman o imrenme duygularını kimsede görememişti ve Marie gibi narsist bir kişilik bu duruma asla katlanamazdı. Evlendikten sonra zaman hızlı bir şekilde geçmiş, doğuma çok az zaman kalmıştı. Marie hamileliği boyunca bebeğini hiç sevmemişti. Bebek aklına geldiği zaman düşünmek istememiş ve düşünmek yerine uykuya dalmayı tercih etmişti. Burada Marie’nin depresif bir süreçten geçtiğini söyleyebiliriz ve düğününün istediği gibi olmamasını hamile kalmasına bağlayıp bu yüzden hareketleriyle bebeğini cezalandırmak istediğini düşünebiliriz.

Marie, doğduğu zaman da bebeğine ısınamamış aynı tutuma devam etmişti. Üstelik herkes tarafından bebeğinin ne kadar da güzel olduğunu duymak Marie’yı içten içe sinir etmişti. İlgi ve odağın kendisinden bebeğine kaymasından hiç memnun değildi. Burada Marie için bir tür narsistik yaralanma söz konusu olabilir.

Diane gün geçtikçe daha da büyüyüp güzelleşmişti. Marie’nın ise Diane’ya karşı olan davranışlarında bir değişiklik olmamıştı. Ona sevgisini ve ilgisini hissettirmemiş, bazı ihtiyaçlarını karşılamamıştı. Marie’nın bu davranışları ebeveyn tutumlarından ilgisiz ve kayıtsız tutuma örnektir ve çocukta ileride bakım verenine kaçıngan bağlanma ile bağlanmasına sebep olabilmektedir. Marie’nın bu tutumu Oliver hariç herkes tarafından fark edilmiş hatta Marie’nın ‘iyi bir anne olmadığı’ düşünülmüştü. Eleştirilerden ötürü tekrar narsistik yaralanma yaşadığını söyleyebiliriz.

Oliver’in farkında olmamasının sebebi olaraksa yadsıma savunma mekanizmasını kullandığından bahsedebiliriz. Marie ikinci kez hamile kaldığı zaman gördüğü rüyadan dolayı Diane’ya karşı bilinçdışı suçluluk duygusu beslediğini görmekteyiz. Marie rüyasında Diane’nın öldüğünü görmüş ve ilk defa o zaman Diane’yı kucağına alıp sevmişti. Marie’nın burada telafi davranışı sergilediği görülmektedir. Daha sonra ikinci çocuğu Nicolas doğmuştur. Erkek çocuk doğurması onun için daha kabul görür bir şey olduğundan dolayı Diane’ya olan yaklaşımına göre daha olumlu bir yaklaşım sergilediğinden bahsedebiliriz.

Üçüncü çocuğu olduğunda ise Marie diğer çocuklarına olan yaklaşımından çok daha farklı bir yaklaşım sergilemiş, en küçük çocuğu olan Cêlia’yı sürekli kucağında taşımış ve hiç yanından ayırmamıştı. Marie’nın bu tutumu sonucu Cêlia şımarık bir çocuk olarak yetişmişti ve ilerideki yaşamında annesini örnek alıp onun gibi davranışlar sergilemeye başlamıştı. Aynı annesi gibi yanlış ilişkileri ve planlanmayan bir çocuğu olmuştu. Cêlia bu durumu fark ettiğinde ise annesinden uzaklaşıp dünyayı gezmeye karar vermiştir.

O sırada Diane ise çok çalışıp tıp fakültesini kazanmıştır ve orada tanıştığı öğretim görevlisi Olivia’yı kendisine rol model olarak almıştır. Sonrasında ilişkileri daha da iyi olmaya başlamıştır. Olivia, Marie’ya çok benziyordu ve Olivia’nın kızını da Diane kendi küçüklüğüne benzetiyordu. Olivia da Marie gibi kızıyla ilgilenmeyen bir annedir. Eşi de bir o kadar umursamaz bir babadır. Bu özelliklerden dolayı Olivia baskıcı aile yapısına sahip, eşi için de ihmalkâr bir aile yapısı olduğu söyleyebiliriz.

Olivia artık Diane’yı kullanmaya başlar. Diane artık bir şeylerin farkına varıp harekete geçer. Olivia ile arkadaşlıklarını bitirir. Bir süre sonra ise insanlara yardım etmek için hastanede doktor olmaya karar vermiştir. Annesinin eksikliğini ve yaşadığı sorunları artık bir kenara bırakıp hayatına kaldığı yerden daha güçlü bir şekilde devam etmiştir. Devam ederken Alfred De Musset’in güzel dizelerinden esinlenmiştir:

Acıyla çarp kalbim, dehâ sende çünkü…

Narsistik Kişilik: İlk göze batan şey her yerde ilgi odağı olmak istemesi, kendisini diğerlerinin hayranlık beslemesini arzular. Başarısızlıktan çok korkarlar.

Narsistik Yaralanma: Narsistin bir eleştiri almasıyla karşılaştığı durumdur. Çevresinde kim olursa olsun herhangi bir konuda dahil narsist bir kişilikle aynı düşüncede olunmazsa narsistik yaralanmalar almasıyla sonuçlanır.

Kaçıngan Bağlanma: Yakınlık kurmaktan kaçınırlar. Kendi kendilerine yeteceklerini düşünürler. Yakın ilişki kurmazlar. Dışarıdan görünüşleri güçlü prensipleri olan kişilerdir.

Yadsıma: İlkel savunma mekanizmalarındandır. Bir gerçeği yok saymak, görmezden gelmektir. Acıdan kaçmak için kullanılır.

Baskıcı ve Otoriter Aile Yapısı: Çocuğa sevgi vermek yerine üzerinde otorite sağlayan aile yapısıdır. Katı kurallara sahiptir. Çocuk bir şey yapacağı zaman bile izin istemek zorundadır.

İhmal Eden Aile Yapısı: Herhangi bir kural ve sınırı olmayan aile yapısıdır. Çocuk yok sayılır. İleride çocukta ebeveynleri yok sayabilir.

Zeynep Nisa Varışlı

Kaynakça

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir