Zamanının kalıplarına sığmayan ve her zaman daha fazlasını arşınlayan Heinz Kohut’un Kendilik Psikolojisi çağdaş psikanalitik kuramlardan biridir.

Kohut, başlangıç noktası olarak benliğin egodan kavramsal olarak ayrılmasını alır. 1971 yılında kuramı ilk ortaya koyduğunda kendiliği benlik içinde yer alan bir kişilik tanımı olarak düşünür. Ona göre bu insanın kendini algılayış ve kendiyle ilgili imgeler bütünüdür. İkinci kuramında ise kendilik, kişiliğin çekirdeği, algıların ve girişimlerin merkezi şeklinde lanse edilir ve tüm psikopatoloji alanına açıklama getirmeyi hedefler.

Benlik

Her insanın ilgi alanlarının başında benlik yer alır. Kohut, insanın temel motivasyonunun kendi benliğini korumak ve güçlendirmek olduğunu ileri sürmektedir. Kendilik; alt benlik, üst benlik ve benlikte bulunan zihinsel bir tasarımdır. Kendilik nesneleri, kendiliği oluşturan parçalardır.

Kendilik nesneleri çocuğun yaşamında önem taşıyan anne ve babası, çevresinde bulunan kişilerdir. Çocuğun kaygısının yatıştırılması, kendine güvenin ayakta tutulması gibi işlevler kendilik nesnesi işlevleridirler. Çocuğun temel ihtiyaçlarını gidermeye başlamasıyla ortaya çıkan kendilik kavramı, çocuğun kendiliğinden var olan nesneleri, kendi benliğinin parçaları olarak algılamasından doğar. Çocuğun gelişimi, anne ve babasından aldığı nesnelere bağlıdır. Bu yüzden Kohut der ki; “kendinden emin, sağlıklı ve bilinçli bir aile çocuğun kişisel gelişiminde iyi bir temel atmasının kaynağıdır.”

Freud’dan farklı olarak Kohut, bir insanın kişiliğini parçalarına ayırmaz. Kişiliği bütünsel bir bakış açısıyla değerlendirir. Kohut’un teorisi, ayrıca gelişimi parçalı bir model olarak incelemez aksine ilgili kişinin hangi yaşta olduğuna bakılmaksızın çocuğun ruhsal bakımdan sağlıklı bir birey olarak yetişmesi ve gelişmesi için üç şartın yerine getirilmesini ve sağlanmasını şart koşar.

Sağlıklı bir kendiliğin geliştirilebilmesi için gerekli olanlar; Aynalama, İdealize Etme ve Bütünleşme’dir. Aynalama; çocuğun ebeveynleri tarafından mükemmel ve eşsiz olduğunun hissettirilmesidir. Böylelikle çocuk onaylanmış hisseder ve özgüveni gelişir. İdealize etmek ise gelişmekte olan çocuğun sakinleşmek için yanından eksik etmediği bir nesnenin varlığına tutunmasıdır. Gelişmekte olan çocuk hayatı algılamadaki sürecinde bu nesneler ile bütünleşir. İleri ki aşamalarda nesnenin devamlılığının sürdürülmemesi, çocuğun olgunlaşmasına öncülük eder. Bütünleşme de her çocuğun bir diğerine benzemek istemesini ele alır. Bu sayede uyum sağlamayan çocuk çevresine karşı aitlik hisseder.

Kendilik Bozuklukları

Kohut, kendilik bozukluklarını beş psikopatoloji boyutunda inceler. Bunlar; Psikozlar, Sınır durumlar, Şizoid ve Paranoid kişilikler, Narsistik davranış bozukluğu ve Narsistik kişilik bozukluğu.

Kohut, Narsistik davranış bozukluğunda ve Narsistik kişilik bozukluğunda kendilikte zayıflama görüldüğünü söyler. Narsistik Davranış Bozukluğu, cinsel sapkınlık, madde bağımlılığı ve suça yönelik gibi davranışlara neden olurken Narsistik Kişilik Bozukluğunda depresyon, aşırı duyarlılık ve heves kaybı görülür.

Kendilikte Psikopatoloji

Kendilik nesnelerinin farlılıkları ve uyumsuzlukları sonucunda bazı sendromlar ortaya çıkar; Yeterince uyarılmamış kendilik, Parçalanan kendilik, Aşırı uyarılmış kendilik ve Aşırı yüklenmiş kendilik.

Çocukluklarında kendilik nesneleri eksik kalmış bireyler, kendilerini sıkıcı ve duygusuz olarak görür. Çevreleri tarafından da böyle görüldüğüne inanır. Çocukken başını bir yerlere vurma, ergenlikte pervasız davranışlar göstererek haddinden fazla cesaret ile her şeyi yapmaya ve gerçekleştirmeye çalışmak, erişkinlikte ise cinsel alanda çeşitli sapkınlıklar, kumar, madde ve alkol bağımlılığı gibi uyarılmalar görülebilir. Kohut, bunların sonucunda ortaya çıkan savunuculuğa ise ‘Boşluk Depresyonu’ adını vermiştir. Boşluk depresyonu, kendilikte yaşanan yoksunluklardır.

Narsisizmin Gelişim Çizgisi

Kohut, 1966 yılında ‘Narsisizm Biçimleri ve Dönüşümleri’ isimli bir yazı yayınladı. Makalesinde cinselliği ve saldırganlığı dışlamadığını söyleyen Kohut, psikopatolojiden sorumlu asıl öğenin Narsist Güdülenme olduğunu belirtiyordu. Narsist ifadesi, bireyin kendini olduğu gibi kabul etmesinden ve sevmesinden kaynaklanıyordu. Kohut’un kişilik teorisindeki Narsisizm, sağlıklı Narsisizm idi ve patolojik Narsisizmden farklıydı. Ona göre Narsisizm güçlü ve sağlıklı benliğin kendini ifade etme şekliydi. Kohut, Narsisizmin empatiye, yaratıcılığa ve kabullenişe zemin hazırladığını söylüyordu.

1972’de ‘Saldırganlık ve Narsistik Öfke Üzerine Düşünceler’ başlıklı bir makale daha yayınlar. Bu makalede ise Narsistik Öfke’ye değinen Heinz, Narsistik Öfke’nin yıkıcılığından ve acımasızlığından bahseder. Kendilik nesnesi ile ilgili hayal kırıklıklarının kendilikte ciddi bir Narsistik Öfke’ye neden olduğunu anlatır.

Böylelikle Kohut, ortaya koyduğu kavramlar ve tezler ile zamanının tartışmalı konularını ateşleyen fitili yakarak günümüzde yer edinen bu kuramıyla karşımıza çıkar.

Asena Nişikli | Klinik Psikolog

Kaynaklar

  • Kohut, H., The Analysis of the Self: A Systematic Approach to the Psychoanalytic Treatment of Narcissistic Personality Disorders. 2009. University of Chicago Press; Reprint
  • Heinz Kohut. 25 Kasım 2021 tarihinde https://en.wikipedia.org/wiki/Heinz_Kohut adresinden erişildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir