Hemofobi ya da bilinen ismiyle kan korkusu, kana karşı yüksek bir hassasiyet göstermek, kan görmekten kaygılanmak, hatta kan görünce bayılmak olarak özetlenebilir. Bazı durumlarda fobiye sahip kişinin kan alma gibi prosedürler içeren doktor randevularından kaçındığı bile gözlenebilir.
Hemofobi (kan korkusu), özgül fobi türlerinden biridir. Diğer tüm fobiler gibi anksiyete ve savaş kaç tepkisi ile yakından ilişkilidir. DSM-5’te Kan-Enjeksiyon-Yaralanma Fobisi olarak da adlandırılmaktadır. Kan görmek çoğu insan için keyif vermeyen bir durum oluşturabilse de, hemofobiye sahip olan kişiler üst seviyede bir kaygı gösterme eğilimindedirler. Bazı kişilerde hayati durumlarda bile hastaneye ve doktor randevularına gitmekten kaçınma da gözlemlenmektedir.
Belirtiler
Bütün fobiler, temelde savaş kaç tepkisinin ortaya çıktığı durumlardır. Bu sebeple, bütün fobilerde benzer semptomların görülmesi olağandır. Kan korkusunda da, hem fiziksel hem de duygusal semptomlar gözlenebilir. Bu semptomlar kan görmek ve kan vermek gibi durumlarda ortaya çıkabileceği gibi bu durumları sadece düşünmek ve kafada canlandırmak gibi durumlarda da ortaya çıkabilir.
DSM-5’e göre fiziksel semptomların içerisinde, savaş kaç tepkisinin bir sonucu olarak şu tarz semptomlar görülür:
- Nefes almakta güçlük
- Hızlı kalp atışları
- Titreme
- Terleme
- Mide bulantısı
Duygusal semptomların içerisinde şu semptomlar bulunur:
- Yüksek seviyede anksiyete
- Panik atak
- Kaçma tepkisi
- Gerçeklikten kopma
- Ölecek gibi hissetme
- Kontrolü kaybediyormuş gibi hissetme
Çocuklarda gözlemlenen semptomlar değişiklik gösterebilmektedir.
- Öfke nöbetleri geçirme
- Bakım verene bağımlı davranışlar sergileme
- Ağlama
- Saklanma
Risk Faktörleri:
Araştırmalara göre toplumun %3-4’lük kesimi kan-enjeksiyon-yaralanma fobisine sahiptir. Diğer özgül fobilere benzer bir şekilde, çocuklarda 7-14 yaş arasında ilk kez görülmektedir. Erkek çocukları için bu yaş ortalama 9.3’ken kız çocukları için bu yaş 7.5’tir. Agorafobi (kapalı alan korkusu), hayvan korkusu ve panik atak gibi birçok farklı psikolojik rahatsızlık ile beraber gözlemlenmektedir.
Risk faktörleri içerisinde genetik faktörler, endişeli ve/veya korumacı bir ebeveyn/bakım verene sahip olma ve bir travma yaşamış olma gösterilebilir. Genetik faktörlerin içerisinde doğuştan gelen kalıtsal özelliklerimizi saymak mümkündür. Bazı kalıtsal özelliklerin kan korkusuna yol açıyor olabileceği düşünülmektedir. Benzer şekilde, endişeli bir bakım verene sahip olmak da kan korkusunu tetikleyebilmektedir. Mesela, eğer bakım verende kana karşı bir hassasiyet veya korku varsa çocuk da bu korkuyu öğrenebilir ve geliştirebilir. Fazla korumacı ebeveynler de çocuğun genel anlamıyla yaralanmaktan korkma duygusunu geliştirmesine sebep olabilir. Son olarak, kan içeren travmatik bir olay yaşamış olmak da hemofobi için bir risk faktörü oluşturabilir. Çok kan kaybedecek şekilde ağır yaralanmak veya yaralanan birini görmek buna örnek olarak verilebilir.
Nilsu Yıldırım | Psikolog
Kaynaklar
- Amerikan Psikiyatri Birliği (2013). Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı.
- Ritz, T., Meuret, A.E., & Ayala, E.S. (2010, Ekim). The psychophysiology of blood-injection-injury phobia: Looking beyond the diphasic response paradigm. International Journal of Psychophysiology, 78(1): 50-67. 21 Haziran 2023 tarihinde https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6688615/ adresinden erişildi.
- Wani, A.L., Ara, A., & Bhat, S.A. (2014). Blood injury and injection phobia: The neglected one. Behavioural Neurology, 2014(471340): 21 Haziran 2023 tarihinde https://www.hindawi.com/journals/bn/2014/471340/ adresinden erişildi.