Künye
Yapım yılı: 2012
Süre: 124 dakika
Tür: Dram
Yönetmen: David O. Russell
Oyuncular: Robert De Niro, Bradley Cooper, Jenifer Lawrance
Bipolar Bozukluk
Pat, eşinin kendisini aldattığını öğrendikten sonra sinir krizi geçirip sekiz ayını bir akıl hastanesinde geçiren bir tarih öğretmenidir. Bipolar bozukluk olarak adlandırılan, aniden kendini kaybederek sinir krizi geçirme ve ruhsal çöküntüye girme gibi kendini gösteren bir hastalığın pençesinde olan Pat için her şeyin değişmesi gerekmektedir. Bipolar bozukluk dediğimiz durum ise; iki uçlu duygudurum bozukluğu veya beyni etkileyerek duygudurumda, enerjide ve gündelik aktiviteleri tamamlama yetisinde bozulmaya neden olan bir rahatsızlıktır.
Hikaye
Pat artık ailesiyle tekrar yaşayıp hayatını düzeltmek için akıl hastanesinden çıkar. Evini, işini ve karısını, kısacası her şeyini kaybettiğinin farkındadır. Hayatını yeniden kurmaya, olumlu bakmaya ve ayrılıklarının getirdiği zorlu koşullara rağmen karısıyla yeniden bir araya gelmeye kararlıdır. Terapisti, anne ve babası ise Pat’e karısını unutturmak için her şeyi yapıyor. Bir iddia pazarlığı sonucunda sekiz ayını bir devlet kurumunda geçirdikten sonra, anne babasının yanında yaşamaya başlar. Spor yapıp kilo verir, anne-babasıyla ilgilenir ve sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürür. Pat’in anne ve babasının tek isteği ise oğullarının yeniden ayağa kalkması ve ailesinin Philadelphia Eagles futbol takımına olan takıntılarını paylaşmasıdır. Pat bir gün en az kendisi kadar sorunlu Tiffany ile tanışır. Tiffany’nin de kendine ait problemleri vardır. Tiffany, hayata kötü tarafından bakan, kocasından ayrılmış, ağzı bozuk, depresyona girmiş bir kadındır. Depresyon bazen belirli bir yaşamsal olayla ilişkilidir. Boşanma, sevdiğin birinin kaybı veya iş kaybı depresyona neden olabilir. Genellikle bu tür olaylar insanı bir iç hesaplaşmaya sokar. Tiffany, kocasını hazin bir kazada kaybetmiştir. Pat’e karısıyla yeniden bir araya gelmelerinde yardımcı olmayı teklif eder, tabi eğer karşılığında Tiffany için önemli bir şey yaparsa. Tiffany, büyük bir yardım karşılığında bir dans yarışmasında Pat’i kendisine partner olmaya zorlar.
Anlaşmalarını uygulamaya koydukları süreç içinde, ikili arasındaki bağ gelişir ve ikisinin de hayatında olumlu şeyler olmaya başlar. Pat, ailede daha çok sevilen kardeşinin, akıl hastanesinden çıkan arkadaşının, yaptığı antrenmanlarla kendisini usta bir dans partneri yapan Tiffany’nin, dans yarışmasını izlemeyi kabul eden eski eşi Nikki’nin, bütün servetini bu yarışmadaki bahis oyununa yatıran babasının katıldığı finalde bir umut ışığı görmektedir. Tüm bu olanların sonucunda ise kendisi için neyin doğru olduğuna karar veren Pat, yazdığı mektupla Tiffany’e aşkını ifade eder.