Dorian Gray Londra’ya geldiğinde Basil Hallward ve Lord Henry Wotton ile tanışır. Basil Hallward bir ressamdır ve Dorian Gray’in tablosunu yapar. Lord Henry, Dorian ile gittiği bir kulüpte ona hazcı düşüncülerinden bahseder. Ona zevkte utanç olmadığını, ruhunu şeytanın sunağına yatırdığını, evliliğin aldatmayı zorunlu kıldığı, günahtan kurtulmanın tek yolunun ona teslim olmak olduğunu ve yeni heyecanlar aramasını söyleyerek onu hedonizm düşünceleriyle etkiler. Ayrıca Dorian’a onu kıskandığını söyler. Çünkü sahip olunası 2 şeyin de onda mevcut olduğunu söyler. Gençlik ve güzellik!

Dorian bir kızdan etkilenip onunla evlenmek üzereyken Lord Henry’nin söylediklerini hayatında uygulamaya başlar. Herkesle birlikte olup umursamazca yaşamaya başlamıştır. Ayrıca Lord Henry’nin daha önceden ona söylemiş olduğu “Tanrılar zalim ve nefret dolu olduğu için yaralanır ve yaşlanırız.” cümlesinden dolayı da Dorian ruhunu şeytana sattığını söyler. Eski haline göre bambaşka davranan Dorian, çevresindekilerin de dikkatini çeker. Yaşadığı kötü anlardan sonra portresinin gittikçe değiştiğini fark eder. Portresi zaman ilerledikçe ve Dorian kötü olaylarda bulununca yaşlanıyor ve çürüyordur. Ama Dorian hep genç kalmak ve güzelliğini kaybetmemek istiyordu. Resim sayesinde de yaşlanmıyordu. Basil portre için “Bunun yok edilmesi gerektiğini düşünmüyor musun” dediğinde Dorian “Hayal edebiliyor musun? Hoşuna giden her şeyi yapabilmeyi ve her türlü heves ve dürtüyle sonsuza kadar yaşamayı ve bu sırada asla yaşlanmadığını.” diyerek onu engellemeye çalışan Basil’i en sonunda öldürür. Bu yolda önüne kim çıkarsa öldürmeye çalışır.

Analiz

Freud, psikanalitik kuramında kişiliği oluşturan 3 temel unsurdan bahseder. Bunlar id (alt benlik), ego (benlik) ve süperegodur (üst benlik). İd; haz odaklı, dürtüsel ve ilkel unsurdur. İsteklerle hareket edip bu isteklerin sonuçları ile ilgili ön görüde bulunmaz. Dorian Gray’in dürtüsel hareketleri filmin büyük kısmında en çok görülen yöndür.

İd’in güçlü yönleri saldırganlık ve cinselliktir. Ego ise id ve süperego arasındaki dengeleyicidir. Yani zihnin bilinçli, önbilinçli ve bilinçsiz işlevlerinde yer alır. Gerçeklik unsurudur ve gerçeklikten haberdardır yani dürtülerle ilgili durumlarda karar verici, eylemin/eylemlerin faydalarını ve maliyetlerini tartar. Genelde idden gelen dürtülerin doğru yerde ve zamanda doyumuna izin verir.

Lord Henry, Dorian’ın davranışlarının çok değiştiğini ve onun kötü bir yanı olduğunu düşünür. Kızını ondan uzak tutmak ister. Portreyi yok etmeye çalışır. Filmde Lord Henry’nin egoyu temsil ettiği söylenebilir. Süperego; ahlaki yöndür. Davranışlarımızı uygarlaştırmaya ve daha iyi hale getirmeye çalışır. Toplumsal kurallara uymayı sağlar. Filmde Basil Haward’ın Dorian’ın davranışlarına anlam verememesi, onu düzeltmeye çalışmasına bakıldığında süperegoyu temsil ettiğini söyleyebiliriz. Süperego, id ile bir çatışma halindedir ve filmde de Basil ve Dorian’ın çatışması sahnelenmektedir.

Dorian’ın Baba Figürü

Rüyalar, bilinçdışında olan yaşantıların bilinç düzeyine çıkmasıdır. Dorian’ın rüyalarında baba figürü çarpıcı bir şeklide yansıtılmıştır. Odaya girdiğinde de görülen anlık görüntülerde şiddete maruz kaldığı ve katı bir baba figürüne sahip olduğu anlaşılmaktadır. Freud’un psikanalitik kuramı açısından düşünüldüğünde sarsıcı bir çocukluk geçiren Dorian’ın yetişkinlikteki profili daha iyi anlaşılmaktadır.

Rohat Gül Polanlı | Psikolog

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir