Sendrom ilk olarak Avusturyalı psikiyatrist Hans Asperger tarafından tanımlanmıştır. Günümüzde DSM-IV hastalıklar sınıflamasında Yaygın Gelişimsel Bozukluklar (YGB) başlığı altında yer alır. Küçük yaşlarda atipik otizm veya “PDD-Nos” olarak da bilinen ‘Başka Türlü Adlandırılamayan Çocukluğun Yaygın Gelişimsel Bozukluğu’ ile ayrım yapmak zordur. Diğer tüm YGB kategorisinde yer alan bozukluklar gibi Asperger Sendromu da erkeklerde kızlara oranla daha yaygın görülmektedir.
Asperger Sendromu Özellikleri
Erken bebeklik dönemindeki en önemli özelliklerinden biri diğer tüm bebeklerin arzuladığı kucaklama ve ilgiye karşı isteksiz olmalarıdır. Sonrasında çocuğu konuşmaya götüren agulama ve cıvıldama döneminin kısıtlı ve sınırlı olduğu söylenebilir. Eve gelen misafirlerin veya ev halkının ilgisinden hoşnut olmazlar. Aynı zamanda ileriki yaşlarda diğer çocuklarda görülen uydurulmuş hayali ve yaratıcı oyunlar görülmez.
Bu tanı grubuna giren bireyler otizm için tanımlanan çeşitli alanlarda otistikler kadar bozulma göstermezler. Bunu merdivenin bir üst basamakları ile alt basamakları olarak tarif edebiliriz. Dil gelişimleri erken dönemde normaldir. Kognitif gelişim de otizme göre normaldir. Sosyal beceriksizlikleri ile sakarlıkları arkadaşları tarafından günah keçisi ilan edilmelerine yol açar. Duygusal yönden esnek değillerdir ve bu da onların sosyal etkileşimden uzak durmalarına yol açar.
Asperger Sendromlu kişilerde görülen en bariz diğer bir özellik ise sosyal ilişki ve iletişimde bozulmadır. Sosyal kuralları ve davranışları kullanmakta yetersizdirler. Göz kontağı, fiziksel temas, jestler ve mimikler ile konuşma sesinin tonlaması gibi beceriler yeterli değildir. Aslında sosyal ilişki kurmayı istemediklerinden değil, bu konudaki beceriksizliklerinden ötürü akranlarını izleyerek büyürler. Diğer insanların yaptığı sosyal olarak kabul edilen ve gereken davranışları sezgisel olarak kendilerine transfer edemezler.
Konuşma genellikle diğer çocuklar gibi beklenen yaşta başlar. Dil bilgisi kurallarını er ya da geç öğrenirler ancak zamirleri doğru kullanmada zorlanırlar. Birinci tekil şahıs yerine ikinci veya üçüncü tekil şahıs kullanabilirler. Tek bir konu hakkında sürekli konuşma eğilimleri olabilir ancak bu konuşma kalıplaşmış ve tekrarlayıcı olabilir. Kullandıkları kelime içeriği de azdır.
Asperger Sendromu’na sahip kişiler acı ve öfke dışındaki duygularını yüz ifadelerine yansıtamazlar. Diğer insanların yüz ifadelerini anlamakta ve yorumlamakta yetersizdirler. Tekrarlayıcı aktivitelerden, nesne veya objelerin hep aynı yerde durmasından hoşlanırlar. Motor koordinasyon iyi değildir. Bu nedenle basit görevleri yerine getirmede güçlük çekebilirler. Örneğin tepside su dolu bardağı taşımada güçlük çekerler.
Pedantik konuşma biçimi, motor gecikmeler ve motor sakarlıklar otizmden ayırıcı tanıda önemli kriterlerdir. Göz teması kısıtlıdır ve konuşma sesi çoğunlukla monotondur. Sonuç olarak bir çocuğun asperger sendromu olup olmadığını tuhaf hareketlerinden, jest ve mimiklerinden, tekdüze ve basmakalıp konuşmalarından son olarak da motor kontrolü zayıf olduğu için sakarlıklarından tanıyabiliriz. Eğitimle birlikte tıbbi tedavi ile öğrenimlerini tamamlayabilirler hatta düzenli bir işte çalışabilirler.
Asperger Sendromu’nun belirtileri özel eğitim, sevgi ve gerekli ilgi ile azaltılabilir.