1935’te Muzaffer Şerif adlı Türk sosyal psikolog, sıradan insanların bir grubun davranışına ne ölçüde uyacağını belirlemek için bir deney yaptı. Deneye göre ilk olarak üç katılımcı tamamen karanlık bir odaya getirilir. Ardından katılımcılara bir duvarda küçük bir ışık noktası gösterilir ve birkaç dakika sonra nokta hareket ediyormuş gibi görünür (nokta aslında hareket etmez; bu etki tamamen kafanın içindedir).
Katılımcılardan daha sonra ışık noktasının ne kadar uzağa hareket ettiğini tahmin etmeleri istenir. Bu tahminler yüksek sesle yapılır ve tekrarlanan denemelerle her üç grup bir tahminde birleşir. Araştırmanın ana bulgusu, grupların kendi algı “sosyal normlarını” bulmaları olur.
Solomon Eliot Asch bu deneyi farklı bir şekilde uyarlar. Şerif’in uygunluk deneyindeki asıl sorunun ışık noktasının ne kadar hareket ettiğine dair belirsiz soruya doğru bir cevap olmaması olduğuna inanıyordu (çünkü hiç hareket etmiyordu – hareket sadece bir optik yanılsamaydı).
1951’de Asch günümüzde sosyal psikolojide klasik bir deney olarak kabul edilen bir deney tasarladı. Bu deneyde bir çizgi yargılama görevine açık bir cevap vardı. Katılımcı yanlış bir cevap verdiyse, bunun grup baskısından kaynaklandığı açık olacaktı.
Amaç
Solomon Asch bu deneyi, çoğunluk grubundan gelen sosyal baskının bir kişinin uymasını ne ölçüde etkileyebileceğini araştırmak için yaptı.
Deneysel Prosedür
Asch, uygunluğu incelemek için bir laboratuvar deneyi kullandı. Deneyde ABD’deki Swarthmore Üniversitesi’nden 50 erkek öğrenci bir “görme testine” (sözde) katıldı. Asch, bir çizgi karşılaştırma görevi kullanarak, deneyin amacından habersiz bir katılımcıyı yedi işbirlikçinin (deneyin amacını bilen) olduğu bir odaya koydu.
Anlaşmalı katılımcılar, deney öncesi yanıtlarının ne olacağı konusunda anlaşmışlardı. Gerçek katılımcı bunu bilmiyordu ve diğer yedi katılımcının da kendileri gibi gerçek katılımcılar olduğuna inandırıldı. Odadaki herkes, hangi karşılaştırma çizgisinin (A, B veya C) hedef çizgiye en çok benzediğini yüksek sesle söylemek zorundaydı. Cevap her zaman açıktı. Gerçek katılımcı ise sıranın sonuna oturdu ve cevabını en son verdi.
Toplamda 18 deneme vardı ve işbirlikçi katılımcılar 12 denemede yanlış cevap verdiler. Asch ise gerçek katılımcının çoğunluğun görüşüne uyup uymayacağını görmekle ilgilendi. Asch’in deneyinde ayrıca hiçbir işbirlikçi deneğin olmadığı, yalnızca “gerçek bir katılımcı” olduğu bir kontrol koşulu vardı.
Asch Deneyi (Uyma Deneyi) Sonuçları
Asch, her bir katılımcının çoğunluğun görüşüne kaç kez uyduğunu ölçtü. Ortalama olarak bu duruma yerleştirilen katılımcıların yaklaşık üçte biri (%32), kritik denemelerde açıkça yanlış olan çoğunluğa katıldı ve kabul etti. 12 kritik denemede katılımcıların yaklaşık %75’i en az bir kez uyum sağladı ve katılımcıların %25’i hiçbir zaman uymadı. Çoğunluğun görüşüne uyma baskısı olmayan kontrol grubunda, katılımcıların %1’inden azı yanlış cevap verdi.
Katılımcılar Neden Kolay Uyum Sağladı?
Deneyden sonra katılımcılarla mülakat yapıldığında çoğu verdikleri cevaplarına gerçekten inanmadıklarını, ancak alay edilmekten veya “tuhaf” düşünmekten korktukları için grubun cevabına uyduklarını söyledi. Birkaçı, grubun cevaplarının doğru olduğuna gerçekten inandıklarını söyledi.
Sonuç olarak insanlar iki ana nedenden dolayı uyum sağlıyor: gruba uyum sağlamak istedikleri için (normatif etki) ve grubun olduğundan daha bilgili olduğuna inandıkları için (bilgisel etki).
Berra Salur | Psikolog
Kaynakça
- McLeod, S. (2008). Asch experiment. Simply Psychology.