Çocukluk ve Gençlik Dönemi
Anna Freud, 3 Aralık 1895’te psikanalizin kurucusu Sigmund Freud ve Martha Bernays çiftinin altıncı ve son çocuğu olarak Viyana’da doğdu. Anna, hem babasının en sevdiği çocuğu hem de duygusal ve entellektüel anlamda en yakınıydı. Babasına olan bu olağanüstü yakınlığına rağmen annesi ve büyük kız kardeşleri ile gergin ilişkileri oldu. Özel bir okula gitmesine rağmen okulda bilgi öğrenemediğini söyledi. 14 yaşında psikanalize gerçek anlamda ilgi duymaya başlaması babasının takdirini ve beğenisini kazanmasına yol açtı. 22 yaşında severek yapmaya başladığı ilkokul öğretmenliğini tüberküloza yakalanması sebebiyle bıraktı. Tedavisi sırasında babası Freud ve meslektaşlarının psikanaliz hakkında yazdıkları makaleleri okudu ve bazı eserlerin Almanca çevirilerini yaptı. Babasının çalışmalarından etkilenen Anna Freud böylelikle psikanalist olmaya karar verdi. 1923’te babasına kanser teşhisi kondu ve bu da Anna Freud’un yeni kurulan Viyana Psikanaliz Enstitüsü’nde beklenmedik sorumluluk almasına neden oldu.
Psikanalitik Kuram’a Katkıları
Babasının ardından psikanalize önemli katkılar sundu. Psikanalistlere hala rehberlik eden “Ego ve Savunma Mekanizmaları” adlı eserinde “ego”nun önemini anlattı ve savunma mekanizmalarını detaylı olarak tanımladı. İnsanların egonun yani içsel benin korunması adına savunma mekanizmaları kullandığını, fakat bu mekanizmaların gerçeklerle yüzleşmeyi engellediğini, bu sebeple de bireysel gelişime ve olgunlaşmaya zarar verdiğini iddia etti. Bu çalışma ve teorileri o dönemde “Ego Psikolojisi” alanını genişletmeye çalışan Erik Erikson’u (Psikososyal Gelişim Kuramı) etkiledi. 1925’te “Uluslararası Psikanaliz Derneği” (IPA) sekreteri oldu ve daha sonra 1973’ten ölümüne kadar (9 Ekim 1982) onursal başkan olarak kaldı.
Son Yılları
Aynı zamanda babasının farklı görüşüne (Sigmund Freud çocukların analiz edilemeyeceğini savunuyordu) rağmen “çocuk psikanalizi”nin de kurucusu olan Anna Freud, 1927 yılında davet edildiği Londra’da “Çocuk Analizi Tekniğine Giriş” adlı eserini yayınladı. Bu yayından sonra başta Melanie Klein olmak üzere birçok meslektaşı tarafından sert bir şekilde eleştirildi. 1937 yılında mülteci, kimsesiz ve bakıma muhtaç çocuklar için açtığı kreş, 1938 yılında 2. Dünya Savaşı’nın etkisiyle kapandı ve Anna Freud Londra’ya göç etmek zorunda kaldı. Kapanan “Hempstead Kreşi”ni daha sonra “Hampstead Çocuk Terapi Okulu ve Kliniği” adıyla yeniden açtı (1945) ve direktörlüğünü üstlendi. Bundan sonra çalışmalarını savaş sebebiyle ailelerinden ayrılan çocuklara ayırdı. Bir dizi yayın, seminer ve konuşmalar sunan Anna Freud, çocuk psikanalizini yaygınlaştırmaya çalıştı.
Babasının gölgesinde ve etkisinde kaldığı düşünülse de çocuk psikanalizi, ego ve savunma mekanizmaları hakkındaki katkıları ile psikanalize önemli bir etkisi olmuştur.