Duygu ve düşünce terazisinin dengelenememesi sonucu ortaya çıkan Ambivalans, İsviçreli Psikiyatr Eugen Bleuler aracılığıyla bize kazandırılmış bir kavramdır. Birbiriyle bağdaşmayan hissiyat, fikir, amaç ve isteklerin toplanması sonucunda elde edilen Ambivalans’ı, Eugen Bleuler üç gruba ayırmıştır.
Ambivalans Türleri
İlk sırada istem alanındaki ambivalans vardır. Kişi acıktığını dile dökmesinin akabinde bir anda aç olmadığını söyleyip yemek yemeyi reddedebilir. Ya da dışarı çıkmak için heyecanlı olduğunu belirten birey saniyeler sonra birden bire evde kalmak istediğine karar verebilir
Bir diğer ambivalans türü ise duygusal alandadır. İlişkilerde karşı cinse duyduğumuz aşkın yanına eklenen nefret bizi Ambivalans’a sürükler. Kişi ikili düşüncelerin içinde kaybolur ve kendini anlaşılmaz bir kararsızlığın ellerinde boğuluyor gibi hissetmeye başlar. Öyle ki Ambivalans birey birlikte olduğu insana âşık olduğunu dile getirmesinin hemen ardından ona duyduğu nefreti anlatarak ölmesini istediğini zikredebilir. Akıllarında hep bir muhakeme olan bireyler partnerlerine karşı hissettiklerini ve düşündüklerini dengeleyemedikleri için terazinin savrulan kollarında bocalayabilirler.
Sadece aşk hayatında değil, günlük yaşamda da varlığını sürdürebilecek olan ambivalans, düşüncelerin çelişkisinden ibarettir ve bu da bizi üçüncü tür ambivalans ile karşı karşıya getirir ki buna da düşünsel alandaki ambivalans denir. Kişi içinde bulunduğu durumu algılamaya ve anlamlandırmaya kendini adayarak bir çözüm yolu aramaya her başladığında birbiriyle uyum içerisine giremeyen fikirlerinin altında ezilir. Oldukça bunaltıcı olabilecek bu zihin harbinin sonucunda inatla savunduğu ve inandığı bir düşüncenin tam aksi istikametine giderek benimsediği fikrin karşıtını aniden kabullenebilir. Bunun sonucunda kendine duyduğu güvenden feragat eden birey, özgüvensiz bir hale bürünür.
Yol Ayrımı
Günlük yaşantımızda kararsız kaldığımız, yol ayrımına düştüğümüz anlar olur ve bu son derece normaldir. Lakin sıklıkla Ambivalans yaşayan birey için bu o kadarda sıradan bir durum değildir. Zira bireyler yol ayrımına geldiklerinde kendilerini endişenin kollarına bırakırlar. İçinde bulundukları durumu kontrol etmekte zorlanan bireyler hırçınlaşarak gerginliklerini çevrelerindeki insanlara yansıtabilirler. Ölçüyü bulamadıkları için toplumda anlaşılamayan bireyler zamanla dengesiz ve kararsız olarak nitelendirilebilirler.
Zihnimize hapis olmamıza neden olan bu çelişkilerin temelinde aile içi ilişkileri ve çocukluk travmaları olabileceği söylenir. Sigmund Freud, Ambivalans’ı ilk altı yıllık cinsel gelişim sürecinde ön planda tutar.
Ambivalans’ın Öne Çıkan Özellikleri
- Güçlü ve zıt duyguların bir arada hissedilmesi
- Duygudurumlar arasında dengeyi kuramamak
- Ani duygu değişimleri
- Özgüven kaybı
- Karmaşık duygular arasında kalmak ve güvensiz hissetmek.
Hayatın çoğu alanında kişinin yaşam standardını etkileyen bu durumu, Bleuler şizofreninin birincil belirtisi sayar. Günümüzde de bazı bozuklukların göstergeleri arasında ambivalans düşünce vardır.