Albert Bandura’nın Hayatı
Albert Bandura, 4 Aralık 1925 yılında Kanada’da bulunan Kuzey Alberta’nın küçük bir köyünde dünyaya geldi. Ailesinin eğitim geçmişi olmamasına karşın çocuklarının eğitimine olabildiğince özen gösterdiler. Bu sayede maddi yetersizliklerine rağmen eğitim hayatının ilk yıllarından itibaren kayda değer bir başarı gösterdi. Yazları ise karayollarındaki çukurları doldurmak gibi zorlu işlerde çalıştı. 1949 yılında Columbia Üniversitesi psikoloji bölümünden mezun oldu. Akabinde, yüksek lisans ve doktorasını Lowa Üniversitesi’nde tamamladı. Doktora yıllarında davranışsal ve öğrenme psikolojisi alanına ilgi duymaya başladı. Doktora yıllarında, o yıllardaki tutkusu olan golf oynarken öğretmenlik okuyan eşiyle tanıştı ve ondan iki kızı oldu. Doktora sonrası Kansas Wichita Rehberlik Merkezi’nde görev almaya başladı. 1953’te Stanford Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı ve hala bu pozisyonda devam ediyor. Ayrıca, uzun yıllar APA’da (Amerikan Psikologlar Derneği) görev aldı ve 1973 yılında başkanlığını yürüttü.
Sosyal Öğrenme Kuramı
Albert Bandura Sosyal Öğrenme Kuramı ile tanınır. Bandura’ya göre insanlar gözlem yaparak ve gözlemlerinden sonuç çıkararak öğrenebilir. Her ne kadar sosyal öğrenme Vygotsky dâhil birçok kişi tarafından araştırılmış ve kullanılmış olsa da, günümüzde en bilinen ismi Bandura’dır.
Bandura’ya göre, başkalarının davranışlarını, tutumlarını ve tepkilerini modelleme, taklit ve gözlemleme öğrenmenin temelini oluşturtuyordu. Örneğin, trafik kurallarından henüz haberi olmayan bir çocuk, ebeveynlerini gözlemleyerek nasıl karşıdan karşıya geçebileceğini öğrenir ya da nezaket kurallarının farkında olmayan bir çocuk ebeveynlerinin başkalarına teşekkür ettiğini gözlemleyip, onları taklit edebilir. Bu sayede, iki çocuk da sosyal yollarla istenilen davranışları öğrenmiş olacaklardır.
Gözlemsel Öğrenme
Gözlemsel Öğrenme Teorisi’ne göre çocuklar çevresini gözlemleyerek öğrenir. Bandura’nın 1961 yılında yaptığı ünlü Bobo Oyuncak Bebek Deneyi‘nde gösterilmiştir. Çocuğun gözlemlediği kişiye model denir. Bu model ebeveyn, akran, televizyon karakteri olabileceği gibi farklı birçok kişi olabilir. Kişi model alınacak, taklit edilecek davranış ve tutum örneği sergiler. Çocuklar da bunları kodlar ve sonrasında taklit eder. Örneğin, yukarıda bahsettiğim bu ünlü deneyde çocuklar, gözlemledikleri modellerin saldırganlık içeren davranışlarını taklit etme eğiliminde olmuştur. Oyuncak bebeğe kötü davranıldığını gören çocuklar da oyuncağa saldırganlık göstermektedir. Bu da bize, insanların sosyal öğreniciler olduğunu ve gözlemleri sonucunda yeni davranışlar, tutumlar ve tepkiler öğrenebileceğini ve bunları taklit edeceğini, sonrasında ise içselleştireceğini kanıtlar.